31 Ağustos 2014 Pazar

Müslüman Allah’tan her şeyin en güzelini isteyecek...

Müslüman Allah’tan her şeyin en güzelini isteyecek...
Samimi inananlar için bu hayat güzelliklerle dolu.

Evet, Müslüman bu dünya hayatı için ve ahiret hayatı için Allah’tan herşeyin en güzelini isteyecek. Öyle “bir lokma ekmek, bir hırka” mantığı Kuran’da hiçbir şekilde olmayan, tamamen yobazların uydurduğu bir mantıktır. Allah bu dünyada ve ahirette en güzel nimetlere müminlerin layık olduğunu ayetlerle bildirmiştir.
De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi, 32)
Müslüman kısacık dünya hayatını da çok kaliteli geçirecek. En güzel evlerde oturacak, en ihtişamlı bahçelerde gezecek. En güzel kıyafetleri giyecek, en güzel kokuları sürecek. Bu güzel evlerde sürekli Allah anılacak, Allah’a şükredilecek. Mümin Allah’tan daima en güzeli istemekle mükelleftir. Çünkü samimi mümin dünyanın en kaliteli insanıdır. Bir ortama girdiğinde derin imanı, güzelliği, asaleti, temizliği, güzel ahlakı, tevazusu hemen fark edilir. Mümin sözün daima en güzelini söyler, tavrın daima en mükemmelini yapmaya gayret eder. Ve tüm hayatı boyunca nefsini bu yönde eğitir. Sonuç olarak da ortaya çok kaliteli ve güzel ahlaklı bir insan çıkar.  
Yobazlar ise kendi kafalarından bir hadis uydurmuşlar, “dünya Müslüman’ın cehennemidir.” diye. Neden dünya Müslüman’ın cehennemi olsun, imanın nuruyla dünya cennet gibi olur. Yobazlar Kuran’dan iyice uzaklaşarak, binlerce hurafe uydurarak dünyayı asıl kendilerine cehenneme çevirmişler. Kendilerini müthiş bir kavrukluğun, sevgisizliğin, bencilliğin içine sokmuşlar.  
Sürünmek din değildir. Rezil yaşamak din değildir. Pis bir suratla gezmek, pis kokmak, pejmürde evlerde yaşamak, pis yiyecekler yemek, soluk ışıklı evlerde oturmak… Müzik dinlememek, teknolojinin imkânlarından istifade etmemek, bilime karşı gelmek, sanata karşı gelmek, sanatı durdurmaya çalışmak, demokrasiyi durdurmak, özgürlüğü kaldırmak bunların hiçbiri din değildir. Bunlar ancak şeytanın insanları kandırmasıdır. Ayrıca yobazların söylediği gibi bir Müslüman bir lokma ekmekle ve bir eski hırka ile takva olmaz. Takva ancak derin imanla mümkündür. Müslüman kendisine zulmederek, yemek yemeyip sefil bir şekilde gezerek ancak kendisini kandırır, şeytan da o farkında olmadan kendisi ile alay eder.
Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez. (Maide Suresi, 87)
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi, 116)
Yine yobazların uydurduğu dinde gülmek yoktur, eğlenmek yoktur, şakalaşmak yoktur. Kadın ve erkeğin bir arada olması ise tamamen yasaktır. Müşrikler Müslümanların böyle güzel ve kaliteli yaşamasını istemedikleri için bunları toptan haram olarak göstermişlerdir. Oysa bizim dinimiz son derece modern, demokrasiyi savunan, her türlü güzelliği teşvik eden bir dindir. Müslüman tabii ki gülecek, eğlenecek ve bunları yaparken de sürekli Allah’ı anacak. Kadın ve erkeğin bir arada bulunması, yemesi, içmesi, sohbet etmesi tamamen Kuran’a uygundur. Yobazların art niyetli bakış açısı insanlara helal olan birçok şeyi yasaklamayı getirmiştir. Oysa müminler Allah korkusuyla hareket ederler, yasaklarla değil. Takvalarından ve güzel ahlaklarından birbirlerine karşı son derece güzel bir ahlak sergilerler. İçten pazarlıklı olan ve kimsenin görmediği yerde hemen harama giren zaten Kuran’dan tamamen uzak yaşıyor demektir. Samimi müminlerin ise hayatı Allah’ın sevgisi ve rızası üzerine kuruludur. Mümin Allah’ın sevgisini bir an olsun kaybetmekten korkar ve her tavrını buna göre düzenler.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 207)
Unutmayın ki bu dünyada güzellikten zevk almayan cennette de bu zevki alamaz. Cennet buraya girmeye layık olanların mekanıdır. Mümin cennette de en derin imanlı kişilerden olmayı isteyecek, peyamberlerle ve sahabelerle birlikte olmayı isteyecek. Allah rızası için yaşayıp Allah rızası için ölecek. Ama bu dünyadaki hayatını güzeliklerle, salih amellerle donatıp bu dünyayı öyle terk edecek...
De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (En'am Suresi, 162)
Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir. (Ra'd Suresi, 35)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder