31 Ağustos 2014 Pazar

İsrail Tevrat’ta bildirilen sevgi, barış ve kardeşlik hükümlerine uymalı…


İsrail Tevrat’ta bildirilen sevgi, barış ve kardeşlik hükümlerine uymalı…
İsrail Moşiyah'ı daha çok beklemeli.

Müslümanların ve Musevilerin kıyasıya savaştıkları, birbirlerini kırıp geçirdikleri bir dönemdeyiz. İsrail’li üç gencin kaçırılıp öldürülmesinin ardından Gazze’nin üzerine bombalar yağmaya başladı. Şimdi masum üç gencin kaçırılıp öldürülmesi, sevgi, merhamet ve barış dini olan İslam’a nasıl uygun olabilir? Ya da masum insanların üzerine bomba yağdırmak Tevrat’ın hangi hükmüyle açıklanabilir?
Müslümanlar da Museviler de aynı Allah’a secde ediyorlar, aynı peygamberlere iman ediyorlar. Her şeyden önemlisi hepsi ahir zamanda gelecek Hz. Mehdi’ye tabi olacaklar. Museviler de ahir zamanda gelecek bu mübarek şahsı Kral Moşiyah olarak bekliyorlar.
Müslümanların nasıl Kuran’a uyup kitap ehline sevgiyle, şefkatle, merhametle yaklaşmaları gerekiyorsa Museviler’in de Tevrat’ın hükümlerine uyup barıştan ve kardeşlikten yana olmaları gerekir. Müslümanların ve Musevilerin arasındaki bu ezeli düşmalığı, kini, nefreti bitirecek tek kişi Hz. Mehdi’dir. Hz. Mehdi zuhur ettikten sonra Musevilerin ve Müslümanların tamamı Hz. Mehdi’ye bağlanacaklardır. Şimdi tüm Musevi’lere indirilen Tevrat’taki barış hükümlerine bakalım. Dindar Museviler bu barış hükümlerine mutlaka uymalılar. Müslümanlar’da tabii aynı şekilde Kuran’a uyup kitap ehline karşı son derece şefkatli davranmalılar.
Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. (Yasa'nın Tekrarı, 20:10)
Ne iyi, ne güzeldir, birlik içinde kardeşçe yaşamak! (Mezmurlar, 133:1)
Kötülükten sakının, iyilik yapın; esenliği amaçlayın, ardınca gidin. (Mezmurlar, 34:14)
... Bizi yaratan aynı Allah değil mi? Öyleyse neden atalarımızın yaptığı antlaşmayı bozarak herkes kardeşine ihanet ediyor? (Malaki, 2:10)
Bunun üzerine önderlerimiz ve ülkemizin bütün halkı bize şöyle dediler: "Onları karşılamak için yanınıza yiyecek alıp yola çıkın... Bizimle bir barış antlaşması yapmanızı istiyoruz." deyin. (Yeşu, 9:11)
... Ülkesi ise barış içindeydi. Çünkü Allah'ı her yandan onu esenlikle kuşatmıştı. (2. Tarihler, 20:30)
Ben barış yanlısıyım, ama söze başladığımda, onlar savaşa kalkıyor! (Mezmurlar, 120:7)
Sana tunç yerine altın, demir yerine gümüş, ağaç yerine tunç, taş yerine demir getireceğim. Barışı yöneticin, doğruluğu önderin yapacağım. (Yeşaya, 60:17)
"Bu adamlar bize dostluk gösteriyor" dediler, "Ülkemizde yaşasınlar, ticaret yapsınlar. Topraklarımız geniş, onlara da yeter, bize de..." (Yaratılış, 34:21)
Düşmanın acıkmışsa doyur, susamışsa su ver. Bunu yapmakla onu utanca boğarsın ve Rab seni ödüllendirir. (Süleyman'ın Özdeyişleri, 25:21-22)
Doğruluğun ürünü esenlik, sonucu, sürekli huzur ve güven olacaktır… Esenlik dolu evlerde, güvenli ve rahat yerlerde yaşayacak. (Yeşaya, 32:17-18)
"… Kent kapılarınızda esenliği sağlayan gerçek adaletle yargılayın, yüreğinizde birbirinize karşı kötülük tasarlamayın… Çünkü Ben bütün bunlardan nefret ederim." böyle diyor Rab. Herşeye egemen Rab bana yine seslendi: Herşeye egemen Rab diyor ki, "… Bu nedenle gerçeği ve esenliği sevin." (Zekeriya, 8:16)
… İşte bütün dünya esenlik ve güvenlik içinde! (Zekeriya, 1:11)
... "Huzur bulsun Seni sevenler! Surlarına esenlik, saraylarına huzur egemen olsun!" Kardeşlerim, dostlarım için, "Esenlik olsun Sana!" derim. (Mezmurlar, 122:6-8)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder