31 Ağustos 2014 Pazar

Bu dünyada herkesin sevgi dolu olması gerek…


Bu dünyada herkesin sevgi dolu olması gerek…
Sevgi olmadan, bomboş bir kalple yaşamanın anlamı yok.

Bakıyorum da insanlar ne kadar birbirlerinden uzaklar. Sabah yolda yürüdüğünüzde, işe geldiğinizde kimse kimseye gülmüyor, kimse kimseye selam vermiyor. Yüzler asık, sanki insanların içlerindeki yaşama sevinci ölmüş gibi. Hayat kavga, çekişme, didişme, birbirini aşağılama, birbirini ezip geçme üzerine kurulmuş gibi. İnsanlar ne kadar acımasız olurlarsa, ne kadar bencil olurlarsa, ne kadar kurnaz olurlarsa o kadar kazanacaklarına inanmışlar. Bu yüzden de hepsi kayıptalar. Sevgisizlik onları mahvetmiş, içlerini yakmış, kalplerini karartmış ama bunun farkında bile değiller. Çok mutsuzlar ama derin bir bataklığın içinde olduklarından bu mutsuzluklarının sebebinin sevgisizlik olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar.
Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir. (Bakara Suresi, 74)
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır. (Bakara Suresi, 7)
İnkâr edenler daha Allah’ı tanımazken, Allah’a sevgi beslemezken birbirlerini sevmeleri, birbirlerine şefkatgöstermeleri mümkün değil. Ama “iman ediyorum” diyen kişinin en öne çıkan özelliklerinden birinin sevgi olması gerek. Allah bu dünyayı sevgi olsun diye yarattı. İnsanlar Allah’ı çok sevip, O’na kulluk etsinler diye yarattı. İslam’da sevgi, merhamet, şefkat, adalet, güzel ahlak, Allah sevgisi üzerine kurulu değil mi?
Kuran’a uyan samimi Müslümanlar ne kadar sevgi dolularsa, birbirlerine karşı ne kadar şefkatlilerse, diğer dinlerden olan insanlara karşı ne kadar saygılılarsa yobazlarında bunun tam tersini uyguladıklarını görüyoruz. Bir yobazın sevgiden bahsettiğini duyamazsınız, birisine şefkat gösterdiğini göremezsiniz. Dilleri daima öfkeve kin saçar. Kadınları aşağılarlar, döverler, eve kapatırlar. Kadınları sevilecek, değer verilecek bir insan olarak değil adeta köle olarak görürler. Dini de zorlaştırdıkça zorlaştırıp, akıl almaz kurallar koyup,  iyice yaşanmaz hale getirirler. Böylece sevgisizlik ve kavrukluk onları boğar. Allah’ı da ihlasla sevmedikleri için ibadetleri de tam olarak yerine getirmezler, hep samimiyetsizce kaçıp kurtulmanın yollarını ararlar.
Yobazlar bu dünyada böylesine samimiyetsiz ve sevgisiz bir hayat sürerken inkâr edenler de ızdırap dolu bir hayatı sürdürmeye çalışıyorlar. Düşünün, insanların hepsi yalnız, seveni yok, gerçek arkadaşı yok, samimi içten dostu yok. Karı kocalar bile birbirlerine yabancılaşmış durumda. İnsanlar birbirlerine değer vermiyorlar, saygı duymuyorlar. Egoistlikle bir şeyler elde edeceklerini zannediyorlar. Hâlbuki karşılarındaki de egoist olduğu için aynı sistemin içinde birlikte boğuluyorlar. Adam kurnazlık yapmaya kalkıyor, ama karşısındaki daha kurnaz çıkıyor. İman olmayınca gerçek sevgi ve tutku insanlar arasında asla yaşanmıyor. Yine iman olmayınca insanlarda akıl, şuur, derinlik, tutku, sevgi yok oluyor ve geriye korkunç bir boşluk, dehşet verici bir manasızlık ve imansızlığın kiri kalıyor.
İman edenler ise Allah sevgisini her şeyin üzerinde tutuyorlar, bu yüzden de Allah kalplerine müthiş bir huzur ve mutluluk veriyor.
İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)
İnsanların bu kadar bunalımda olmasının, intihar etmesinin, uyuşturucuya alışmasının, alkole sığınmasının da nedenidir sevgisizlik. Sağa dönüyorlar, sevgi yok, sola dönüyorlar sevgi yok ve sonunda bir çıkış yolu bulamayıp intihar ediyorlar. Ve sonsuz cehennem azabıyla tanışıyorlar.
Sonuç olarak sevgisiz bir dünya mahvolur, içindekilerin de ruhu çürüyüp ölür. İman etmeyenler kendi kavruk, sert, acımasız hayatlarını sürdürmeye mecburlar. Ama Allah’ı seven, iman eden her müminin kalbinin sevgiyle dopdolu olması lazım. Önce Allah’a, sonra yaratılmış tüm insanlara, varlıklara karşı derin bir sevgi beslemek gerek. Unutmayın ki sevgi çiçek gibidir. Eğer onu emekle, sevgiyle, sabırla, fedakârlıkla beslerseniz giderek çoğalır ve taşar. İnsan ne kadar sevgi gösterirse kendisi de o kadar sevgiyi yaşar. Müslüman sevmekten hiç sıkılmaz, hiç bıkmaz. Müminin bu güzelliği mutlaka yaşaması gerek. Bu dünyadan sevgi dolu bir kalple geçip cennette de tertemiz bir kalple gitmesi gerek…
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder