28 Ekim 2013 Pazartesi

Kurbağaların sıçrama hareketlerindeki yaratılış mucizelerini biliyor musunuz?


Kurbağaların sıçrama hareketlerindeki yaratılış mucizelerini biliyor musunuz?
Kurbağalar gerçekten çok sevimli canlılar.

Kurbağalar, çok uzun mesafeleri kolaylıkla sıçrayarak kat edebilen mükemmel atlayıcı özelliklere sahip canlılardır. sıçrama, tüm vücut kaslarının üzerine ciddi ağırlık bindiren bir harekettir. Vücudun tüm kaslarını birden çalıştırmayı gerektirdiğinden, hem çok ciddi enerji harcattırır hem de oldukça yorucudur. Fakat; insan için çok yorucu olan bu hareket; minicik bir kurbağa için son derece olağan ve kolaydır. İnsan birkaç kez üst üste zıpladığında nefes nefese kalabilirken, kurbağada en ufak bir yorgunluk belirtisi bile görülmez.
Bazı kurbağalar, boylarına kıyasla, hayranlık uyandıracak mesafelere sıçrayabilirler. Kurbağaların bu sıçrama özelliği Brown Üniversitesi’nden araştırmacıların oldukça dikkatini çekmiş ve kurbağa sıçrayışlarını filme alarak özel bir X ışını teknolojisi yardımıyla kurbağaların kaslarının işleyişini incelemişlerdir. Brown Üniversitesi’nden kurbağa sıçrayışının biyomekaniğini inceleyen Henry Astley “Kaslar tek başına bu kadar iyi sıçrayışlar üretemez” diyerek kurbağa sıçrayışlarındaki mucizevi duruma dikkat çekmektedir.
Yapılan kapsamlı incelemeler sonucu, kurbağa tendonlarının mekaniksel işleyişinin, tazyikle dışarı fışkıran bir kaynak su gibi çalıştığı tespit edilmiştir. Atlayışın sırrını oluşturan, “gerilen tendon” özelliğidir.
Atlamaya hazırlanırken, tendonlar gerilir ve atlama esnasında da geri teperler. Sıçramadan önce, bacak kasları kısalır ve tendonlara enerji yükler daha sonra her bir tendon kendine yüklenen bu enerjiyi tazyikle fışkırtarak kurbağayı sıçratır.
Bu tazyik o kadar kuvvetlidir ki, kurbağayı çok uzaklara fırlatabilir. Tazyiği oluşturmak için, kurbağanın vücut ağırlığının çeyreği bacaklarında birikir. Başka bir deyişle, tendonun bu gerilen ve tazyikle geri tepen özelliği olmadığında, ağaç tepelerinde ve su üzerindeki yapraklarda yaşayan kurbağalar hayatlarını sürdüremezler.
Kurbağa atlayışını, 17 kez yavaşlatarak üç boyutlu bir X ışını video teknolojisi ile inceleyen bilim adamları, atlayışın bundan daha da kapsamlı olduğunu fark etmişlerdir.
Kurbağa kendini sıçramaya hazırladığında, baldır ikiz kasları kısalır. Tam 100 milisaniye sonra da, bu kas tamamen durur ve hareket etmeyi bırakır ve böylece enerji tamamen gerilen tendonlara yüklenir. Atlama esnasında da, bilek kemiği etrafına sarılı tendon, enerjiyi dışarı salarak, adeta okun yaydan çıkması süratinde enerjiyi bırakır. Bu salınım bilek ekleminin çok hızlı olarak genişlemesine neden olur ve kurbağayı tazyikle fırlatır.
Kurbağalar, çok farklı çevrelerde yaşayabilecek özelliklerde yaratılmışlardır. Dolayısıyla, Antartika dışında tüm kıtalarda hayat sürebilirler. ‘Çöllerde, ormanlarda, çayırlarda ve hatta yükseklikleri 5.000 m.'yi aşan Himalaya ve And Dağları'nda bile yaşayan kurbağa türleri vardır. En bol bulundukları yerler ise tropikal bölgelerdir. 2 kilometrekarelik bir yağmur ormanı parçasında yaklaşık 40 farklı türde kurbağaya rastlanmıştır.
Kurbağaların bazı türlerinde yalnız erkekler, bazı türlerinde yalnız dişiler, bazı türlerinde de her ikisi birden yavrulara bekçilik eder. 
Costa Rica'nın "Küçük Ok Zehiri Kurbağaları"nın erkekleri, yumurtaların başlarında onlar çatlayana kadar 10-12 gün bekçilik yapar. Dünyaya gelen iribaşlar olağanüstü bir çaba gösterip dişinin sırtına tırmanır ve annenin sırtına adeta kaynamışçasına tutunurlar. Yavruların tutunma işi tamamlanınca, dişi kurbağa ormanda yer alan Bromelia türündeki ağaçlardan birine tırmanır. Bu ağacın havaya bakan açıklıklarında kadeh şeklinde çiçekler mevcuttur. Çiçeklerin içi ise su doludur. Anne kurbağa bu çiçeklere ulaşınca yavrularını çiçeğin içine bırakır. Yavrular artık burada güvenle büyüyecektir.
Bütün bu detaylar Allah’ın muhteşem yaratılış mucizeleridir. İnsanların düşünüp, ibret alıp, Rab’lerine yönelmeleri için.
Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır, size onların karınlarındaki fers (yarı sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından, içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz. (Nahl Suresi, 66)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder