29 Ekim 2013 Salı

İslam dünyasındaki farklılıklar Müslümanların birbirlerini sevmesine engel değil…


İslam dünyasındaki farklılıklar Müslümanların birbirlerini sevmesine engel değil…
Müslüman Müslüman'a düşman olursa bu dünyanın hali ne olur?

Bildiğiniz gibi günümüzde İslam dünyası mezhep ayrılıklarıyla boğuşuyor. Aynı dine inanan, aynı peygambere inanan, aynı kutsal kitaba uyan milyonlarca insan mezhep farklılıkları yüzünden birbirine adeta düşman kesiliyor. Biri diyor ki “Caferiler yanlış yolda”, diğeri diyor ki “Şiiler bizden değildir, hepsi yanlış yolda” Bu ne kadar yanlış, ne kadar hurafeye dayalı bir düşünce tarzı. Oysa Caferiler’de, Şii’lerde, Sunni’lerde hepsi tertemizMüslümanlardır. Yobaz zihniyet Müslümanları işte böyle içten vurup paramparça etmiştir.
İslam dünyasında farklı kültürler, gelenekler ve anlayışlar olması aslında son derece doğaldır. Önemli olan, bu farklılıkların inanç birliği altında, çoğulcu bir dayanışma içinde toplanmasının sağlanmasıdır. Görüş, düşünce ve uygulama farklılıkları her toplum içinde karşılaşılan olağan durumlardır. İslam ahlakının gereği, tüm farklılıklara rağmen Müslümanların, birbirlerinin kardeşleri oldukları gerçeğini unutmamalarıdır. Irkı, dili, vatanı, mezhebi ne olursa olsun tüm Müslümanlar kardeştirler. Bu nedenle İslam dünyası içindeki farklılıklar birer zenginlik olarak değerlendirilmeli, bunlar, Müslümanların birbirleri ile çekişmesine neden olan, onları ana konulardan uzaklaştırıp, acil ve önemli sorunlara tedbir alınmasını engelleyen çatışma ve ayrılık nedenlerine dönüşmemelidir.
İman edenler, Allah rızası için birbirlerini sevmelerinin verdiği güç ile büyük bir manevi kuvvet oluştururlar. Bir ayette "… (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 249) sözleriyle bildirildiği gibi, kalplerindeki iman ile az sayıda bile olsalar, manen, büyük zorluklara ve güçlüklere karşı galip gelecek bir şevk ve irade kazanmış olurlar. Gösterdikleri güzel ahlaktan dolayı Allah'ın yardımını ve desteğini kazanmış olurlar. Allah'ın "… eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz." (Al-i İmran Suresi, 139) ayetiyle bildirdiği gibi, kimsenin birbirine düşüremediği, gücünü kıramadığı manevi bir kuvvet oluştururlar.
Ahir zamanda tüm mezhepleri birleştirecek ve tek bir çatı altında toplayacak kişi Hz. Mehdi’dir. Hz. Mehdi zuhur ettiğinde bütün mezhepleri kaldıracak, tüm İslam alemini Kuran hükümleri altında bir araya getirip büyük bir birlik oluşturacaktır. Mezhep ayrılıklarını, Müslümanlar arasındaki düşmanlığı kaldırabilecek, buna gücü yetecek tek kişi Hz. Mehdi’dir. Hz. Mehdi zuhur ettiğinde kimse onun emrine karşı gelemeyecek, hepsi onunşefkatinden, sevgisinden ve adaletinden razı olarak bir araya toplanacaktır.
Hz. Mehdi’nin mezhepleri kaldıracağına ve hiçbir mezhepe uymayacağına dair hadisler şu şekildedir:
Meryem'in oğlu İsa’nın onun arkasında namaz kılacağı Kaim (Hz. Mehdi (as)) hariç …. hepimizin boynunda biat sorumluluğu vardır. Yüce Allah, BOYNUNDA HİÇ BİR KİMSENİN BİAT SORUMLULUĞU OLMAMASI İÇİN (HZ. MEHDİ’NİN) DOĞUMUNU GİZLEYECEK VE GİZLİ OLMASINI EMREDECEKTİR.1
Hz. Peygamber en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır.2
... (Mehdi) Dini, Peygamber'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. YERYÜZÜNDE MEZHEPLERİ KALDIRACAK. Halis hakiki dinden BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK.  3
Yüzyılımızın en büyük Nakşibendi âlimlerinden biri olan Hüseyin Hilmi Işık ise, Saadet-i Ebediye adlı eserinde Hz. Mehdi’nin bu özelliğini şöyle haber vermiştir:
HAZRET-İ MEHDİ, AHİR ZAMANDA DÜNYAYA GELECEKTİR. Resullulah Efendimizin (sav) soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam'la buluşacak, MEZHEPLERİ KALDIRACAK, YALNIZ ONUN MEZHEBİ KALACAK.4

Kaynaklar:
  1. (Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:3 Sayfa:165)
  2. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
  3. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.186-187)
  4. (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder