29 Ekim 2013 Salı

Filistin’i kurtardık, peki ya Doğu Türkistan, Suriye, Kerkük, Bangladeş?


Filistin’i kurtardık, peki ya Doğu Türkistan, Suriye, Kerkük, Bangladeş?
Sadece Filistin'i kurtarmak yetmez, tüm dünyayı kurtarmak gerek.

Her nedense hep Filistin’in kurtuluşu gündeme geliyor, basında sürekli İsrail tarafından bombalanan, evleri yıkılan Filistin halkının görüntüleri yayınlanıyor. İnsanlarda Filistin’i kurtarma peşine düşüyorlar. Peki arka planda çok daha fazla zulme maruz kalan diğer Müslümanlar ne olacak? Onlar nasıl kurtulacak? Diyelim ki Filistin’i kurtardık, peki ya Doğu Türkistan, Suriye, Kerkük, Bangladeş Ne Olacak? Bu ülkelerde Müslümanların çektiği ızdırap daha ne kadar görmezden gelinecek?
Bakın beğenerek okuduğum yazar Meltem Arıkan sorunun çözümünü nasıl özetliyor: Günümüzde İslam dünyasının ortak hareket etmesini gerektiren ve acil çözüm bekleyen konular, dünya siyasetinin temel gündem maddeleri durumunda.
Suriye, Filistin, Keşmir, Arakan gibi siyasi sorunlar, terörizme karşı yürütülecek fikri mücadele, geri kalmışlık, fakirlik, sağlık ve eğitim, bu konuların başında geliyor. Bunlar bölgesel ya da sadece o topraklarda yaşayan halkları ilgilendiren sorunlar değil. Tüm Müslümanları doğrudan ilgilendiren, dolayısıyla çözüme kavuşturulması için İslam dünyasının dayanışmasını gerektiren sorunlar. Hiç kimse Mescid-i Aksa'da yaşananların yalnızca Filistinlileri ilgilendirdiğini, Keşmir'de zulme uğrayan sivil Müslümanların kendi başlarının çaresine bakmaları gerektiğini ya da İslam dünyasının herhangi bir bölgesinde açlık sınırında yaşayan çocukların o ülkenin sorunu olduğunu öne süremez. Müslümanlar inançları gereği bu durumu kabullenemezler.
Peki Müslümanlar sadece bir toprağın sadece bir ülkenin sadece bir halkın kurtuluşunu yeterli görebilirler mi? Hayır, Kuran’a göre Müslümanlar tüm dünyaya güzel ahlakın, dostluğun, arkadaşlığın, sevginin ve şefkatin yayılması için gayret etmekle mükelleftirler. Kuran-ı Kerim’de yer alan, “Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din Allah’ın oluncaya kadar” hükmü bu sorumluluğun net beyanıdır. Dolayısıyla Filistin’le olan tarihi ve gönül bağımızın aslında Doğu Türkistan’la da, Arakan’la da, Kerkük’le de, Suriye’yle de olduğunu unutmamak gerekiyor. Filistin’de tek bir çocuğun saçının bir teli zarar gördüğünde nasıl vicdanlarımız rahatsız oluyor ve tepkimizi ortaya koyuyorsak, Doğu Türkistan’da gece yarısı evlerinden toplanıp götürülen kız çocuklarının akıbetinin ne olduğunu da aynı heyecanla takip etmemiz gerekiyor. Ne var ki çoğu Müslümanın Doğu Türkistan’daki o mazlum halkın en doğal hakları olan ibadet haklarından bile mahrum bırakıldığından haberi yok. Bayram günlerinde Kızıl Çin polisinin cami kapılarına kilit vurduğundan haberi yok. Sokak ortasında bir Uygur Türkü’nün dövülmesinin ne kadar sıradan bir olay olduğundan haberi yok. Hatta çoğu kimsenin son 60 yılda 35 milyon Uygur Türkü’nün şehit olduğundan dahi haberi yok.
Yanı başımızda Kerkük’te bir avuç Türkmen’in var olma mücadelelerinin ne kadar zor ve çetin olduğundan haberi var mı bu kimselerin?  Peki ya Patani’de halen toplama kamplarından 30 binden fazla Müslümanın esir tutulduğundan? Pakistan’da 2 milyondan fazla insanın mülteci kamplarında yaşamaya çalıştığından? Evet Filistin’i hepimizi seviyoruz ve şanlı şerefli günlerine dönsün istiyoruz. Filistin’de taş yerinden oynasa haberimiz oluyor ve burada o mazlumların sesi oluyoruz. Öyle de, Patani’nin, Doğu Türkistan’ın, Kerkük’ün sesi kim olacak? Elbette yine biz olacağız.
Bizim hedefimiz sadece Filistin’in değil tüm İslam aleminin kurtulması. Suriye kurtulsa Kerkük kan ağlamaya devam etse içimiz rahat edecek mi? Filistin kurtulsa Doğu Türkistan esareti sürse mutlu olacak mıyız? Elbette olmayacağız, bu sebeple Müslümanlar olarak hepimizin tüm İslam aleminin kurtuluşunu hedeflememiz gerekiyor. Filistin’de de Çad’da da, Suriye’de de Doğu Türkistan’da da, Patani’de de Keşmir’de de, Kerkük’te de Süleymaniye’de de çocukların neşeyle cıvıl cıvıl oldukları insanların alabildiğine özgür yaşadıkları, yokluğun fakirliğin ortadan kalktığı, dostluğun kardeşliğin hakim olduğu bir ortam istiyorsak bunu sadece tek bir ülkenin, tek bir bölgenin, tek bir halkın kurtuluşunu hedefleyerek yapamayız.
Hedefimiz tüm İslam âleminin, hatta bütün dünyanın kurtuluşu olursa, bunun için askeri, siyasi, ekonomik alanlarda ittifak edersek, bilimi, sanatı, teknolojiyi en verimli şekilde kullanırsak ve hepsinden önemlisi Allah’ın Kuran’da bildirdiği ahlakla yaşarsak bunu yapabiliriz. Ancak tüm Müslümanları tek bir çatı altında toplayacakTürk İslam Birliği’ni kurarak bunu yapabiliriz.
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder