28 Ekim 2013 Pazartesi

Discovery Channel’ın evrim ve insan aklıyla ilgili yanılgılarına bilimsel cevap - 1


Discovery Channel’ın evrim ve insan aklıyla ilgili yanılgılarına bilimsel cevap - 1
Darwin bu yüzyılın bilimi ile evrim teorisini ortaya atmazdı.

Discovery Channel’da yarı maymun yarı insan görüntülerini izlemeyen yoktur sanırım.Evrimciler bilinçaltını etkileme yöntemi olarak belgeselleri çok iyi bir yöntem olarak kullanırlar. Hayali yarı maymun, yarı insan resimleri çizip bunları derme çatma bir barakaya oturtup, ellerine de mızraklar tutuşturup kendilerince şahane bir senaryo yazarlar ve evrimi sanki bir gerçekmiş gibi insanlara sunarlar. Hâlbuki insanın aklının nasıl oluştuğu, ruhunun nasıl var olduğu konusuna hiç girmezler. Discovery Channel’da yayınlanan "Evrim: Akıldaki Büyük Patlama" isimli belegeseli incelersek nasıl saptırmaca yöntemleri izlediklerini daha net görebiliriz.
"Evrim: Akıldaki Büyük Patlama" isimli belgeselde insan aklı ve kültürüyle ilgili evrimcilerin iddiaları dile getiriliyor. Programda Steven Pinker ve Richard Dawkins gibi koyu evrimci bilim adamlarının görüşlerine de yer veriliyor. Belgeselin başında yaklaşık elli bin yıl öncesine uzanan bazı takı ve kolye bulgularından söz edilmektedir. O dönemlerde insanların kültürel açıdan sözde evrimsel bir patlama yaşadıkları ileri sürülmekte ve bazı takılar bu iddiaya kanıt olarak gösterilmektedir. Takılar eski bir insan ırkı olan Cro Magnon'a aittir. Discovery Channel'da hamile bir Cro Magnon kadınına ait olduğu tahmin edilen takıların diğer insanlara mesaj vermede kullanılmış olabileceği belirtilmektedir. Bu davranışın bir sosyal kişilik göstergesi olduğu anlatıldıktan sonra, bu insanların doğada var olmayan sosyal kişilikler oluşturdukları ileri sürülmektedir. Bu takıyla ilgili iddia tutarlı değildir. Çünkü bu takı, sosyal kişiliğin 'olmazsa olmaz' göstergesi değildir. Bu takıyla ortaya konan sosyal kişilik, daha eski insanlarda başka bir cisimle hatta cisim kullanılmaksızın (jest gibi davranışlarla) gösterilmiş olabilir. Bu nedenle bir takıya bakıp, bu takının bulunduğu devirde, daha önceden var olmayan sosyal kişilikler oluşturulduğu iddiası tümüyle dayanaksızdır.
Neandertal Adamı Gerçek Bir İnsandır.
Discovery Channel'da Neandertal Adamı'nın bazı anatomik ve kültürel özellikleri çarpıtılmaktadır. Bu çarpıtma Neanderthal kelimesinin tercümesinde bile görülmektedir. Neandertal İnsanı'ndan belgeselde devamlı "Kaba taş çağı adamı" olarak söz edilmektedir. Oysa Neanderthal'in böyle bir kelime anlamı yoktur. Bu insan ırkı ismini, Almanya'nın Dusseldorf kenti yakınlarındaki Neander vadisinden almıştır ( Bu insana ait ilk bulgular 1856 yılında bu vadideki bir mağarada çalışan maden işçileri tarafından bulunmuştur).
Belgeselde, Neandertal İnsanı'nın kaba vücutlu olduğu, alınlarının geriye doğru ve dar olduğu belirtilmekte, daha sonra sanat seviyeleri hakkında spekülasyonlar yapılmaktadır. Yaşadıkları alanlarda mağara resimleri bırakmamış oldukları belirtilip 'sembolik yaşamın ipuçlarını vermedikleri' ileri sürülmektedir. Modern insanın ise sanata önem verdiği ve buna özen gösterdiği ifade edilmektedir.
Günümüz insanı ile, Neandertal arasında yapılan bu anatomik ve sanatsal karşılaştırmada ortaya çıkanlar evrimsel üstünlükler değildir. Neandertallerin güçlü beden yapısına sahip olmaları veya alınlarının dar olması onları ilkel bir tür olarak göstermeye yeterli bir kanıt değildir. Örneğin Kuzey Batı Avrupalı iri insanların, daha minyon olan Çinliler veya Pigmelere göre daha kaba ve ilkel olduğu söylenemez. Çünkü kemik ve iskelet yapısı, davranış şekli ve zeka seviyesinde bir kriter değildir.
Öte yandan, eğer anatomik özellikler kriter kabul edilecekse, evrim mantığında Neandertallerin günümüz insanından daha zeki olduğu kabul edilmelidir. Çünkü evrimciler insan zekasını beynin büyüklüğüne dayandırırlar; Neandertallerin beyin hacmi ise modern insanın beyin hacminden ortalama %13 daha büyüktür.
Neandertallerin günümüze ulaşan resimleri olmaması da bir ilkellik göstergesi değildir. Günümüzde de dünyada resim sanatıyla hiç ilgilenmeyen toplumlar vardır. Resim yapmamalarına bakılarak Neandertallerin ancak 'resimde geri' oldukları yorumu yapılabilir. Resim yapmadıkları için ilkel ara türler olarak gösterilmeleri sadece ön yargılarla ilgilidir.

Resim yapmamaları sanatla ilgili olmadıklarını da göstermeye yetmez. Slovenya'daki bir Neandertal mağarasında çıkarılan bir flüt bu insanların müzik kültürüne sahip olduklarını göstermektedir. Bu flüt bulunan en eski müzik enstrümanıdır. Bir ayı kemiğinden yapılma flütün, özel olarak açılan dört delik sayesinde nota çıkarabildiği belirlenmiştir. Kuşkusuz flüt yapıp melodiler çalmak ancak soyut düşünceyle mümkün olabilir. Müziği yorumlayan, melodiler çıkaran bu insanların dans edip eğlenceler düzenlediklerini kabul etmek için hiçbir engel yoktur.
Ayrıca Neandertallerin hasta ve yaralıları tedavi ettikleri ve ölülerini çiçeklerle birlikte gömdükleri de tespit edilmiştir. Tüm bunlar sevgi ve şefkat kavramlarına sahip sosyal insanlar olduklarını göstermektedir. Bu nedenle Neandertallerin ilkel olduklarını ve günümüz insanına göre sözde evrimde aşağı bir tür olduklarını savunmak, Discovery Channel TV'nin ön yargısından başka bir değildir.
Steven Pinker'ın Gizlediği Materyalizm Açmazı:
Discovery Channel'da, Massachussettes Teknoloji Enstitüsü (MIT) psikologlarından Steven Pinker'ın, insan davranışlarının kökeni hakkındaki yanlış tezleri de bir gerçek gibi aktarılmıştır. Pinker bu konuda şunları iddia etmektedir:
"Davranışlarımız sinir hücreleri ve bunların ilişkileriyle ilgilidir. Beynimizde yüz milyar sinir hücresi ve bunların arasında yüz trilyon bağlantı vardır. Bunların nasıl bir düzene oturtulduğunu düşündüğünüzde aklınız karışıyor.Evrim sürecimizde önemli olan, bunların sayısının artması değil zekayı desteklemek için nasıl düzenlenmeleri gerektiğiydi. Davranışlarımız, sinir hücreleri ve bunların ilişkileriyle ilgilidir."
İnsan beyni, Pinker'ın da belirttiği gibi gerçekten de son derece kompleks bir yapıdadır. Hatta bilim dergilerinde, insan beyni için 'evrendeki en kompleks şey' tanımlaması yapılmaktadır. Ayrıca beyindeki tasarım sahip olduğu işlem kapasitesiyle bilgisayar mühendislerine ilham kaynağı olacak kadar üstündür. Ünlü IBM firmasının teknoloji uzmanı Dr. Kerry Bernstein, MSNBC.com'da yayınlanan "Beyin Bilgisayarlara Ders Öğretiyor" başlıklı haber-ropörtajda, IBM merkezinde her yıl düzenli olarak nörologların katılımıyla konferanslar düzenlediğini ve mühendislerini beyindeki tasarım konusunda bilgilendirdiğini ifade etmektedir. Bernstein beyindeki işleyişin aynen taklit edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir:
"Beyinde olağanüstü bir paralellik hâkim. Yani tek bir bit bilgi, bir anda tam 100.000 nörona yayılabiliyor. Böylece beyin, bilinen en hızlı bilgisayardan yüzbinlerce kat daha hızlı oluyor. Bizim ise bunu elektronikte gerçekleştirebilmemiz mümkün değil".
Yazıma ikinci bölümde devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder