25 Ağustos 2013 Pazar

Peki ya insanda susama duygusu hiç oluşmasaydı?

Peki ya insanda susama duygusu hiç oluşmasaydı?
İnsan günlük yaşamında yemek yiyor, uyuyor,su içiyor ve bütün bu işleri çok doğal olarak yapıyor. Oysa insanın içinde acıktığında, susadığında, uykusu geldiğinde onu uyaran çok detaylı sistemler yaratılmıştır. İnsan yemek yemeden 1-2 hafta kadar yaşayabilir ancak su içmeden 3-4 günden daha fazla yaşayamaz. İnsan bedeni bildiğimiz gibi % 55-75 arasında sudan oluşur; terleme ve solunum benzeri aktivitelerle de günde 2-3 litre su kaybedilir. Kaybedilen su, susama duygusunun ardından içilen su ile telafi edilir. Ve bu yaşam için vazgeçilmezdir. Peki ya insanda susama duygusu hiç oluşmasaydı? O zaman neler olabileceğini hiç düşündünüz mü? 
Su, tüm canlılar için olduğu gibi insanlar için de en önemli yaşam kaynağıdır. Vücut sıcaklığının ayarlanması, besin maddeleri ve oksijenin taşınması, atık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılması ve sindirimin kolaylaştırılması gibi insan vücudunda gerçekleşen hemen hemen her fonksiyonda su yer alır. 
Ayrıca organ ve dokuların korunmasını sağlar. Örneğin hücrelerimizi çevreleyen suyun sadece %2’sini kaybettiğimizde yaklaşık %20'lik bir enerji kaybına uğrar ve bitkinleşiriz. Sadece bu bile suyun insan yaşamında ne kadar önemli olduğunu anlamak için yeterlidir.

İNSAN VÜCUDU İÇİN BU DENLİ ÖNEMLİ OLAN SUYUN MİKTARINDA GÜN İÇİNDE GERÇEKLEŞEN EN UFAK DEĞİŞİMLERİ DAHİ ALGILAYAN SİSTEMLER VARDIR. 
Bunların başında, beynimizin bir bezelye tanesi büyüklüğünde olan hipotalamus denen bölümü gelir.Hipotalamus, kanda su oranı azaldığında bunu hemen algılar. Ve buna yönelik bir önlem olarak hipotalamusun hemen altında yer alan 1 cm büyüklüğündeki hipofiz adlı bez, "ADH" isimli bir hormon salgılar. 
Bu hormon kan dolaşımı yolu ile uzun bir yolculuğa çıkar ve böbreklere ulaşır. Böbreklerde aynen bir kilidin bir anahtara uygunluğu gibi tam bu hormona uygun özel alıcılar vardır. Hormonlar bu alıcılara ulaştıkları anda böbreklerde hemen su tasarrufu düzenine geçilir ve su atılımı çok az bir düzeye indirilir. 
Eğer hipofiz hormonu ve bu hormonun getirdiği "su tüketimini azaltın" emrini anlayıp uygulayan böbrek hücreleri olmasaydı, susuzluktan ölmemek için günde 15-20 litre su içmek zorunda kalırdık. Bu suyu sürekli olarak da dışarı atmamız gerekeceğinden, uyumamız veya bir yerde uzun süre oturmamız mümkün olmazdı. 
Hipotalamus, hipofiz ve ADH'nin oluşturduğu bu mükemmel sistemin eksiksiz çalışması hayatta kalmamız için yeterli değildir. Bizim su içmemiz; hatta ne kadar su içmemiz; gerektiğini bilmemiz gerekir. İşte bunun için insan susama hissi ile birlikte yaratılmıştır. Vücudumuzda herşeyin eksiksiz olduğunu ama sadece susamadığımızı varsayalım. Doğduktan çok kısa bir süre sonra susuz kalıp ölürdük. Susama hissimiz olmadığı için neden krize girip ölüme doğru gittiğimizi de anlamazdık. Oysa bir insan, doğduğu andan itibaren su içmesi gerektiğini üstelik ne kadar içmesi gerektiğini bilir, çünkü tam gerektiği oranda susarız. Kusursuz olarak yaratılmış olan bu hayati sistem sayesinde vücudumuzdaki su dengesi korunmuş olur.Tüm bunların yanında vücudun bu isteğine uygun olarak yaratılan su da, Allah'ın sonsuz yaratışının delillerinden sadece bir tanesidir. 
“Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?" [56-Vakıa Suresi, 68-70.ayetler] 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder