16 Ağustos 2013 Cuma

Neden evrende muhteşem bir düzen var düşündün mü hiç?

Neden evrende muhteşem bir düzen var düşündün mü hiç?
Einstein : “Evrende en anlaşılmaz şey, onun anlaşılabilir olmasıdır” diyerek evrenin mükemmel bir düzen ve derinlik içinde anlaşılabiliyor olmasını dile getiriyordu. İçinde yaşadığımız dünyanın, varlığımıza ve onu sürdürebilmemize bu kadar uyumlu olması evrenin ilk aşamalarındaki oluşumuna kadar dayanır. Bu konuda ünlü Fransız bilim adamı Maurice Bucaille’ın ifadeleri konunun derinliğini çok güzel bir biçimde açıklar : “İster evren, ister canlı varlıklar veya insan olsun, tek tek her alanda temelde metafiziksel bir niyet taşımadan yapılan çok dikkatli araştırmalar, tabiat kanunlarının yönelttiği bir düzenin varlığını açıkça göstermektedir. Çok daha basit bir oluşuma sahip organizmalarda olduğu gibi, anatomik ve fonksiyonel birimler oluşturan en mini mini canlı organizmalarda da canlı dünyanın incelenmesi, moleküler düzeyine değin her yanda görülen göz kamaştırıcı yapısal bir düzenin varlığını ortaya koyuyor”. 
Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross, Tanrı’nın Parmakizi (The Fingerprint of God) adlı ünlü eserinin ‘Tasarım ve İnsancı İlke’ başlıklı bölümünde evrendeki mükemmel tasarıma birçok örnek verdikten sonra şöyle demektedir: “Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır. Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, evreni var etmiş ve tasarlamıştır.” 
İçinde yaşadığımız dünyanın, varlığımıza ve onu sürdürebilmemize bu kadar uyumlu olması, milyonlarca detayın milimetrik bir hesapla bir araya getirilmesiyle mümkün olmaktadır. Big Bang’in ilk zamanlarındaki fiziksel kuvvetlerin gücü, element parçalarının hacmi, genişlemenin hızı ve türbülans derecesi gibi temel kozmik parametrelere büyük ilgi gösterilmiştir. Örneğin elektromanyetizm, çekim gücü, atom çekirdeğini kontrol eden iki ana gücün hepsinin belli limitler içinde bir güce sahip olması, uzun müddet var olabilecek ve hayatın oluşumuna olanak tanıyacak yıldızların var olması için şarttı. Hayatın karmaşık kimyası, nötron, proton ve elektron maddelerinin sonsuz derecede hassas ve incelikli ayarı sayesinde mümkündür. 
Atom ve moleküller birleşerek düzen meydana getirecek şekilde yaratılmıştır. Ancak atomlar, minimum enerji düzeyine yani en düzensiz konuma geçmek isterler. Bu konuma ‘dengeye’ ulaşmaları için ancak anti-denge etkisi yani yüksek derecede düzen gerekir. Bütün canlılar, düzen dengesinde canlı kalmak için denge sisteminden uzak yaşarlar. Çünkü termodinamik denge, ölüm demektir. Bu da onların dengeyi bozacak dış kaynaklı bir etkiye uğradıklarını gösterir. 
Peki neden evrende düzen var? Madde, kendini organize etme özelliğini nasıl kazandı? Yerçekimi sabiti, evrenin hacmi ve Big Bang’in patlama şiddeti birbiriyle sabit bir dengede işbirliği ederek yumuşak bir şekilde genişleyen ve güneşimiz gibi, canlıların varolmasına yol açan orta büyüklükte bir yıldızın yeraldığı bir galaksi meydana getirmişlerdir. Bunun gibi pek çok sayıdaki hassas denge ve diğer antropik oluşumlar, evrendeki hayatı mümkün kılmaktadır. Bunların bir kısmı şu şekilde sayılabilir: Doğanın temel sabitlerinin değerleri, Uzayın üç boyutunun varlığı, Elektromanyetik güç sabitinin yerçekimi sabitine oranı, Elektron ve protonun kütle hacminin oranı, Protonların elektronlara oranı, Kozmik entropi seviyesi, Işığın hızı, Evrenin yaşı, Atom hücresinin protondan kütle fazlalığı, Maddenin anti-maddeden başlangıçtaki fazlalığı, Güneşin ışığının parlaklığındaki tarihi değişmelerin dünyadaki yaşam çeşitlerinin ihtiyaçlarıyla birlikte değişmesi. 
Evren büyük bir patlama sonucunda yaratılmıştır. Fakat Big Bang’in sonucunda düzensizlik değil evrenin her noktasında bir düzen ortaya çıkmıştır. Bilim dünyası bugün evrendeki bu düzen ve tasarımı (Anthropic Principle) yani “İnsani İlke” kavramlarıyla açıklamaktadır. Buna göre Evren tesadüfen oluşamayacak kadar mükemmel özelliklere sahiptir. Bilimin ortaya koyduğu gibi evrende sonsuz derecede hassas bir düzen ve ölçü vardır. Big Bang, bilinçli bir tasarımın ürünüdür. Evreni meydana getiren patlama biraz daha şiddetli olsaydı, evrendeki tüm madde dağılırdı; eğer patlama biraz daha yavaş olsaydı, bütün madde hemen kapanırdı. Her iki durumda da ne galaksiler, ne yıldızlar, ne dünyamız, ne de canlılar oluşurdu. Big Bang anında, eğer daha fazla madde olsaydı evren hemen kapanacaktı. Eğer patlama anında madde daha az olsaydı patlama galaksileri oluşturmadan maddeyi dağıtabilirdi.  
Big Bang’in başlangıcının çok yüksek sıcaklıkta olması sayesinde atom-altı dünyadaki oluşumlar galaksilerin oluşumundan canlı hayata kadar olan süreci mümkün kılmıştır. Evrenin başlangıçtaki homojen yapısı galaksilerin oluşmasının ön şartıdır. Başlangıç homojenliğindeki küçük bir değişiklik bile galaksilerin oluşmasına izin vermeyecek ve tüm maddenin karadeliklere dönüşmesi sonucunu doğuracaktı. 
Evrende entropi sürekli artmaktadır. Bu ise evrendeki başlangıç anında çok düşük entropili bir başlangıcın olması gerektiği anlamını taşır. Bu olasılığın gerçekleşmesi imkansızdır. Big Bang’den sonra canlı yaşamın oluşabilmesi için proton sayısının, anti-protonlardan, nötron sayısının anti-nötronlardan, elektron sayısı pozitronlardan, kuarklar da karşı kuarklardan çok olmalıydı ve öyledir. 
Canlılığın oluşabilmesi için proton, nötron ve elektronların kendi anti-maddelerinden daha fazla olmaları gerektiği gibi, birbirlerine göre belirlenmiş oranlarda yaratılmış olmaları da gerekmektedir. Kainatta yaşamın olabilmesi için; proton, nötron ve elektronların kütleleri de mevcut şekilde olmalıdır. Bu parçacıkların kütleleri farklı olsaydı yaşam için gerekli atomlar oluşamayacaktı.

NASA’daki astronomardan biri olan John O’Keefe bu mükemmel düzenle ilgili şöyle demektedir: “Bizler astronomik standartlarda şımartılmış ve şefkat ile muamele edilmiş yaratıklarız. Eğer evren büyük bir hassasiyetle yaratılmış olmasaydı biz hiçbir şekilde var olmazdık. Benim görüşüm bu koşulların evrenin, insanların içinde yaşaması için yaratıldığıdır.” 
Ve Astronomi alanında Crawford ödülü sahibi Alan Sandage: “Ben böyle bir düzenin bir kaostan çıktığını oldukça ihtimalsiz buluyorum. Düzenleyici bir prensip olmalı. Allah bana göre, varlık mucizesinin neden hiçbir şey yerine bir şeyler var olduğunun açıklamasıdır.” 
“Güneşi bir aydınlık, ayı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tesbit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır.” [Yunus Suresi, 5.ayet] 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder