25 Ağustos 2013 Pazar

Diyaliz makinası küçücük bir böbreğin yerini tutar mı?

Diyaliz makinası küçücük bir böbreğin yerini tutar mı?
Hastalıkta insan en çok Allah'a yaklaşır, en çok O'na sığınır.

İnsan hastayken ne kadar da aciz durumda oluyor değil mi? Üstelikde böbrek hastasıysa, haftada üç gün diyaliz makinasına bağlanmak zorundaysa o zaman imtihan giderek zorlaşıyor. Öncelikle böbrek hastalarının şunu bilmesini isterim ki, insanın başına gelen her hastalıkonun için aslında çok büyük bir hediyedir. Eğer imanlı iseniz bu hastalığın size Allah tarafından sevap kazanmanız için verildiğini anlarsınız. Zorlandığınız her gün, sabrettiğiniz her gün, sağlıklı olan insanlardan binlerce kere fazla sevap kazanırsınız. Eğer hastalığı güler yüzle, sabırla, kalbinizde Allah sevgisiyle karşılarsanız işte o zaman ne mutlu size. Unutmayın ki Allah en sevdiği kulları peygamberleri de hastalıkla imtihan ediyordu.
Vücudumuzda yaratılan böbrek tek başına ne kadar da muazzam işler yapıyor. Peki ya çalışmadığı zaman? İşte o zaman belki de şimdiye kadar hiç düşünmediğimiz bir organımızın bizim için ne kadar hayati önem taşıdığını anlıyoruz. Çalışmayan bir böbreğin yerini ise diyaliz makinası almaya çalışıyor. Sizlere diyaliz makinası ile ilgili bilgi vermek istiyorum.
Böbreklerin fonksiyonlarını kaybetmeleri ya da yetersiz kalmaları durumunda yerine vücudun arıtma sistemi olarak çalışmak üzere diyaliz makineleri geliştirilmiştir. Boyutları böbreklerle kıyaslanamayacak kadar büyük olan bu makinelerde kan, belli düzeneklerden geçirilir ve içerdiği üre, ürik asit gibi zararlı maddelerden ve fazla sıvılardan arındırılır.
Diyaliz Makinası Nasıl Çalışır?
Bu alet basit difüzyon (bir maddenin çok yoğun bir ortamdan, az yoğun bir ortama geçmesi) yöntemiyle çalışmaktadır. Atardamardan alınan bir hortum ilk önce bir pompaya gelir. Bu pompa kanı diyaliz aletine pompalar. Diyaliz sıvısı oksijence zengin ve tuz konsantrasyonu yönünden de kan plazmasına eşittir.
Kan, diyaliz sıvısı içinde bulunan diyaliz tüplerinden geçirilir. Kandaki üre gibi artık maddeler difüzyonla diyaliz sıvısına geçerken, alyuvar ve protein gibi gerekli maddeler diyaliz tüplerinde kalır. Bu işlem esnasında diyaliz sıvısı alet içinde hafifçe çalkalanır. Bu sayede kandaki artık maddeler arındırılır ve kan geri dönecek hale getirilir.
Eğer besleme yapılmak istenirse diyaliz sıvısına glikoz ilave edilir ve yine difüzyon yöntemiyle kana geçirilir. Temizlenmiş kan bir hortumla toplardamara verilir. Bütün bu işlemler sırasında diyaliz sıvısı sürekli yenilenir ve her defasında vücut sıcaklığına eşdeğer bir sıcaklıkta tutulur. Aksi halde, hasta çok fazla ısı kaybeder.
4 ila 6 Saat Arasında Gerçekleşen Yorucu ve Ağrılı İşlem
Tam bir diyaliz işlemi 4-6 saat alır ve diyaliz sıvısı pek çok defa değiştirilir. Bu işlem çoğu hastaya haftada iki veya üç defa uygulanır. Diyaliz hastalarının kesinlikle bu yorucu ve ağrılı seanslara devam etmeleri gerekir.Ancak bilinmelidir ki, diyaliz hiçbir şekilde böbreğin yerini tutmamaktadır.

En etkili şekilde çalışan diyaliz makinelerinde bile hastanın yaşamı ancak birkaç sene kadar uzatılabilmekte ve hastaların çoğu belli bir zaman sonra hayatlarını kaybetmektedirler.

Kanı Temizleme İşleminde Taklit Edilemeyen Etten Cihaz: Böbrekler
İnsan vücudundaki herşey olabilecek en mükemmel şekilde tasarlanmıştır. Teknoloji kullanılarak yapılan tüm araştırmalarda ulaşılmaya çalışılan sonuç, insan vücudundaki tasarımın bir benzerini üretebilmektir. Ancak vücudumuzda olduğu kadar küçük alanlara, aynı özelliklere sahip teknolojinin yerleştirilmesi henüz mümkün olmamaktadır.
Böbrekler Nasıl Çalışır?
Böbreklerin üstlendikleri görevlerden biri, kanı temizlemektir. Böbrekler, temizlenen kanı vücuda geri gönderir, geride kalan atıkları ise vücuttan atar. Bir başka deyişle böbrek, kendisine gelen maddelerin hangisinin vücuda yarayacağını, hangisinin atılması gerektiğini bilir. Proteini, sodyumu, glikozu, gelen kandaki diğer maddelerden kolayca ayırt edebilir.

Peki bunu nasıl başarır?
Böbreklerde gelen kanı süzen bölüme "glomerül" adı verilir. Bu bölüm, kılcal damarlardan oluşan yumak şeklinde bir yapıdır. Buradaki kılcal damarların, vücudu saran diğer kılcal damarlardan farkı, üç katmanla sarılmış olmasıdır.
Böbreklerden hangi maddelerin atılacağına, hangi maddelerin vücuda gönderileceğine karar veren, üç katmanlı bu bölmedir. Glomerül bölgesinin seçiciliği, sıvının içindeki moleküllerin elektrik yüklerine ve büyüklüklerine bağlı olarak belirlenir. Bunun anlamı şudur: Glomerüller, sıvının içinde karışık olarak bulunan sodyum ile glikozun molekül ağırlığını hesaplama ve proteinlerin negatif elektrik yüklü olduklarını adeta tespit edebilme yeteneğine sahiptir.
Glomerüllerin bu özelliği, vücut için hayati öneme sahip olan proteinlerin vücuttan atılmayıp, geri alınmasını sağlamaktadır.
En uygun miktarda ayarlama
İnsanın varlığından bile haberdar olmadığı birçok maddenin vücut içindeki miktarını da böbrekler ayarlar. Örneğin çoğu insan, vücut dokularında veya kanında sodyum molekülleri bulunduğunu bilmez. Ancak böbrekler bu maddenin kandaki yoğunluğunu gece gündüz sürekli kontrol altında tutarlar. Böbreklerde kandaki sodyum miktarından sorumlu algılayıcı hücreler bulunmaktadır.
Eğer sodyum miktarında bir düşüş olursa, sodyum algılayıcı hücreler durumu derhal böbreklerde bulunan sodyum emici hücrelere haber verirler. Bir hücrenin kendisini belirli bir maddenin miktarını ölçmeye adaması oldukça şaşırtıcıdır. Şaşırtıcı olan bir başka nokta ise, hücrenin fark ettiği bir değişikliği başka hücrelere haber verme bilincine sahip olmasıdır.
Mucizeden Farksız Bir Sistem
Kandaki hayati moleküllerde meydana gelen herhangi bir eksiklik hemen ilgili bölümlerce tespit edilir ve eksikliğin giderilmesi için gerekli çalışmalara başlanır. İlgili hücrelere hemen bir mesaj gönderilir, hücreler tıpkı şuurlu insanlar gibi bu emri anlar, itaat eder ve gerekli tedbirleri alırlar. Çok kısa zaman dilimleri içinde gerçekleşen bu kusursuz haberleşme sayesinde insan sağlığı güvence altına alınmış olur.
Böbreklerde bulunan hücrelerin her birinin teker teker ne yapacaklarını bilmeleri, diğer hücreler ile organize olmuş bir şekilde hareket etmeleri, kendilerine ulaşan mesajı okuyup anlayabilmeleri ve verilen emri yerine getirmeleri gibi detaylar düşünüldüğünde tüm bu olaylar zincirinin başlı başına bir mucize olduğu açıktır.Hepsini Allah üstün bir akılla yaratmıştır.
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara Suresi, 153)
Onlarsabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (Nahl Suresi, 42)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder