16 Ağustos 2013 Cuma

Bir Kuran Mucizesi: Televizyonun icadı

Bir Kuran Mucizesi: Televizyonun icadı
Kuran'ı çok iyi anlayan insan akıllı olmanın sırlarını görür.

Kuran tüm Müslümanların ruhudur, canıdır, kalbidir, daima başucumuzda tutacağımız, sürekli okuyup öğüt alacağımız kutsal kitabımızdır. Tamamen saf vahiyden, Allah’ın sözlerinden oluşmuştur. Tek bir harfinin bile yeri değiştirilmemiştir. Bu yüzden içinde bir çok mucize barındırır. Allah Kuran’ın bir benzerinin getirilemeyceğini şöyle bildirmiştir: 
De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerinigetiremezler." (İsra Suresi, 88) 
Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken 'Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (En'am Suresi, 93) 
Söylediğim gibi Kuran saf Allah’ın sözü olduğundan içinde birçok mucize saklıdır, gaybden haberler vardır. Bugün bir Kuran Mucizesi olan televizyonun icadından bahsetmek istiyorum. 
Televizyon yayınları ışık hızındaki elektromanyetik dalgaların evlerimize kadar ulaşmasıyla gerçekleştirilmektedir. Televizyon dalgaları öylesine hızlıdır ki, kilometrelerce uzaklıktan aynı saniye içerisinde görüntü nakli yapılabilmektedir. Kuran'daki Neml Suresi'nde -bu teknolojiyi anımsatacak şekilde- Hz. Süleyman'ın farklı bir ülkede bulunan kraliçenin tahtını, aynı saniye içerisinde mucizevi bir biçimde getirttiği anlatılmaktadır: 
Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti)..." (Neml Suresi, 40) 
Bu ayet ilk bakışta bize teleportasyon (ışınlama) veya görüntü naklini (televizyonu) anımsatmaktadır. Bu olayın anlatıldığı Neml Suresi'nde bazı harflerin gizli bir biçimde yan yana gelip "Televizyon" kelimesini oluşturduğu görülmektedir. 
Televizyon kelimesini oluşturan harfler, Hz. Süleyman'dan bahsedilen Neml Suresi'nin 17. ayetinde soldan sağa yan yana dizilmiş durumdadır. Televizyon kelimesi Türkçe, İngilizce, Arapça ve farklı dillerde hemen hemen aynı şekilde yazılıp okunmaktadır. 
Harflerin dizilimi ile ilgili tüm bu örnekler birarada incelendiğinde, tesadüflerle açıklanması mümkün olmayan bir mucize ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda, bu örneklerin her biri Kuran'da araştıranlar için, daha nice mucizelerin gizli olabileceğine de bir işarettir.

Bir ayette, Rabbimiz Kuran-ı Kerim'le ilgili şöyle buyurmaktadır: 
Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 27) 
Kaynak: Ömer Çelakıl'ın "Kur'an-ı Kerim'de Evrenin Yapıtaşları" kitabından alınmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder