25 Ağustos 2013 Pazar

95 milyon yıllık mürekkep balığı fosili evrimi çürütüyor

95 milyon yıllık mürekkep balığı fosili evrimi çürütüyor
Mürekkep balığı diğer tüm canlılar gibi 95 milyon yıl boyunca en ufak bir değişikliğe uğramamıştır.

Darwin, teorisinin ancakfosil kayıtlarıyla doğrulanabileceğini biliyordu ve bu nedenlepaleontolojik çalışmalara büyük umut bağlamıştı. Ne var ki, Darwin'den sonra geçen yaklaşık 150 yıl içinde hiç ara geçiş formu fosili bulunmadı. Dolayısıyla Darwin'in iddiaları hiçbir zaman teyit edilmedi. Fosiller, Darwin'in evrimteorisini geçersizliği ispatlanmış bir teori olarak tarihe gömdü. Bu fosillerden biri de, günümüzdekilerle aynı özelliklere sahip olan, resimdeki 95 milyon yıllık mürekkep balığı fosilidir.
Darwin ve diğer evrimciler fosilerin evrim teorisini tam anlamıyla açmaza soktuğunu şöyle itiraf ediyorlar:
Ama bu teoriye göre sayısız geçişsel biçimler olması gerektiğine göre, onlara yer kabuğuna gömülmüş olarak neden çok sayıda rastlamıyoruz? (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, Onur Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara 1996, s. 186  )
Ama bu teoriye göre sayısız geçişsel biçimler olması gerektiğine göre, onlara yer kabuğuna gömülmüş olarak neden çok sayıda rastlamıyoruz? (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, Onur Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara 1996, s. 186  )
Peki ama geçit bölgelerde, yaşam koşullarının geçiştiği yerlerde, neden birbirine yakın geçişsel çeşitlere rastlamıyoruz? Bu güçlük, uzun süre kafamı karmakarışık etti. (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 187)
Türler başka türlerden belli belirsiz aşamalardan geçerek türediyse, neden her yerde sayısız geçişsel biçimlere (ara-geçiş formları) rastlamıyoruz? Bugün gördüğümüz türler yerine doğada neden biçimlerin karmakarışıklığı ile karşılaşmıyoruz? (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 185)
Eskiden var olmuş ara çeşitlerin sayısının da gerçekten pek büyük olması gerekir. Öyleyse bütün yerbilimsel oluşumlar ve bütün tabakalar geçişsel biçimlerle (ara formlar) neden tıka basa dolu değildir? Yerbilim (jeoloji), organik yaratıkların böylesine kopuksuz bir zincirini asla gün ışığına çıkarmamıştır. Bu belki de doğal seleksiyon teorisine karşı çıkarılabilecek en açık ve en zorlu aykırılıktır. (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 349)
Bütün bunlardan ötürü, jeolojik bulguların genellikle pek eksik olduğundan kuşkulanılamaz; ama... akraba türler arasında aşamalı ara-geçiş formlarının neden bulunmadığını anlamak daha da güçleşir. (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 363)
Ama açıkça söyleyeyim ki, bir oluşumun meydana gelmesinin başlangıcından bitimine dek yaşamış türler arasındaki sayısız geçişsel biçimlerin yokluğu teorimi gerçekten sarsmasaydı, en iyi saklanmış yerbilimsel oluşumlarda bile belgelerin böylesine eksik olduğundan asla kuşkulanmayacaktım. (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 371)
Dünyanın yaşayan ve tükenmiş canlıları arasında, ardışık her dönemde tükenmiş ve hala yaşayan türler arasında sonsuz sayıda geçişsel biçimin tükenmesini öngören bu öğretiye göre, her yerbilimsel oluşumun böyle ara biçimlerle dolu olmaması neden ileri gelmektedir? Her taşıl kalıntı dermesi (collection) neden canlı biçimlerin aşamalı değiştiğini gösteren açık bir kanıt sağlamamaktadır? (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 525  )
Derek W. Ager (Ünlü İngiliz paleontolog):
Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle karşılarız; kademeli evrimle gelişen değil, aniden yeryüzünde oluşan gruplar görürüz. (Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Association, cilt 87, 1976, s. 133 )
Fosil kayıtlarında, teorinin gerektirdiği ara formlar ciddi şekilde eksiktir... Modern Darwinist paleontologlar tıpkı Darwin ve ondan öncekiler gibi bu gerçeği hasır altı etmeye mecbur kalmışlardır. (Charles Darwin, Origin Of The Species (Türlerin Kökeni) kitabının "Everyman's Library" baskısının Önsöz'ü, 1965  )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder